75 yıllık bir değer…
Çağdaş zaman dervişi

Yelkeni dolduran dostluğun rüzgârı

05.05.2024

Çoğunluğu ACI mezunu olan Yediçeriler Yelken Takımının kurucuları arasında bulunan Feyyaz Ünal (ACI’00) 30 yıl önce okulda başlayan dostluğun 20 yıldır denizde devam ettiğini söylüyor.

“Sözlükte yelkenin anlamına baktığımda, ‘amacı bir yere varmak değil, yolun keyfini çıkartmak olanlara denizde ilerlemekte yardımcı olan araç’ olsun isterdim. Tıpkı bulmak için nereye bakılıyorsa, hayatın amacını aradığımda 'amacı olan bir hayat' cevabını almak gibi.”

Bu sözler, hayatının son 20 yılını, arkadaşlarıyla birlikte denizde yelken yaparak, çeşitli yarışmalara katılıp ödüller kazanarak geçiren Feyyaz Ünal’a ait. Aralarında, İzmir Amerikan Koleji mezunlarından Şef Osman Sezener’in de bulunduğu yedi ortağıyla birlikte Yediçeriler Yelken Takımı’nı kuran Ünal, bugün 17 kişilik ekiple mavi sulara yelken açıyor. Ünal ayrıca yelken yaparken oluşturulan strateji, taktik ve ekip ruhunun sadece denizde değil, karadaki yaşamda da çok etkili olduğunu belirtiyor. Bugüne dek pek çok yarışmada yer alan Yediçeriler Yelken Takımı’nın yeni hedefiyse uluslararası yarışmalara katılıp farklı denizlerin keyfini çıkarmak…

Feyyaz Bey, okurlarımız için öncelikle sizi kısaca tanıyabilir miyiz? ACI’dan ne zaman mezun oldunuz, sonrasında üniversite yıllarınızdan ve kariyerinizden bahsedebilir misiniz?

ACI 2000 mezunuyum. Anneannem ve annemin ardından ACI’dan mezun olan 3. nesilim. 2004 yılında Koç Üniversitesi İşletme Bölümünü bitirdim. Çalışma hayatına ARGE Danışmanlık’ta Yönetim Danışmanı olarak başladım. 2006-2021 yılları arasında, Batı Anadolu Grubu’nda sırasıyla; Planlama ve İş Geliştirme Müdürü, Genel Müdür Yardımcısı, İcra Kurulu Üyesi ve Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev aldım. Bugün Batı Anadolu Yatırım Yönetim Kurulu Üyeliği ve Mepsan Savunma Sanayi ve Otomotiv A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı görevlerini sürdürüyorum. Geçmiş dönemlerde Türkiye Yelken Federasyonu, Elektrik Üreticileri Derneği, Yapı Ürünleri Üreticileri Federasyonu ve Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikasında yönetim kurulu üyesi; TAİDER Aile İşletmeleri Derneği, Çimento, Cam, Seramik İhracatçıları Birliği ve Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliğinde Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı; Ege Bölgesi Sanayi Odasında Meclis Üyesi ve Türkiye İhracatçılar Meclisinde Sektörler Konseyi Üyesi olarak görev aldım. Bugün, 2019-2021 döneminde Yönetim Kurulu Başkanlığını yaptığım Türkiye Kurumsal Yönetim Derneğinde Danışma Kurulu Üyesi, TÜRKONFED Türk İş Dünyası Konfederasyonu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı; TÜSİAD, ESİAD, Genç Başarı Eğitim Vakfı, Ege Orman Vakfı ve Sağlık ve Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Üyesiyim. “Cevaplar Şirketin İçinde” adlı bir kitabım var. Evliyim ve ikisi de Üsküdar SEV’de okuyan iki oğlum var.

Yelkene spor olarak ilginiz nasıl başladı? ACI’da yelken yapıyor muydunuz? Bu sporun hayatınıza katkıları neler oldu?

Birçok sporu deneyip beceremedikten sonra “tüm arkadaşlarım yelkene gidiyor” diye 1993’te, ACI’daki ilk yılımı bitirdiğim yaz, yelkene başladım. Optimist, Europe ve Laser sınıflarında yarıştım. 39’u Europe, 18’i Laser sınıfında olmak üzere toplam 57 kez milli oldum. Doğayla mücadele, küçük teknelerde yarışıldığında yalnız kalmak ve küçük yaşlarda bunları yapmak zorunda kalmak insanın karakterine olumlu bir etki yapıyor. Bunun yanı sıra yöneticilik becerisini de geliştirdiğini düşünüyorum ve iş hayatında bunu birebir yaşıyorum. Yarışın startını, sonrasında gidilecek şamandıraya nasıl varabileceğinizi planlıyorsunuz; dolayısıyla hedefinizi belirlediniz ve oraya ulaşmak için bir stratejiniz var. Yarış başladıktan sonra rakiplerinizin hareketleri ve rüzgârdaki değişiklikler, stratejinizi etkiliyor ve değişen duruma adapte olmak zorundasınız, bu yönleriyle de iş hayatına çok benziyor. Yarışta herkesin bir görevi var ve bir kişinin iyi olması yarışı kazanmak için yeterli değil; dolayısıyla takım çalışmasının önemini de çok güzel bir şekilde öğretiyor insana. İnsanı iş hayatına bu derece hazırlayan başka bir spor herhalde yoktur diye düşünüyorum. Bence bizim için en büyük kazanım hafta sonu yarışırken pazartesi günkü toplantılarımızı tamamen unutuyor olmamız. Herkesin şu ya da bu şekilde gündelik hayat rutininin dışına çıkması, kendini yenilemesi ve hayatına dışarıdan bakması lazım. Denizde; hâkim olamadığınız rüzgârı kullanarak istikametinizi kendiniz tayin edersiniz ve varmaya çalışmaz, yolun keyfini çıkartırsınız. Gittiğiniz yere varmak değildir önemli olan, çünkü sizi değiştiren yolcuğun kendisidir. Sözlükte “yelken”in anlamına baktığımda, “amacı bir yere varmak değil, yolun keyfini çıkartmak olanlara denizde ilerlemekte yardımcı olan araç” olsun isterdim. Tıpkı bulmak için nereye bakılıyorsa, hayatın amacını aradığımda “amacı olan bir hayat” cevabını almak gibi.

Yediçeriler’in çalışmaları bugüne kadar nasıl sürdü ve sürüyor? Antrenmanlar ve hazırlıklar nasıl yapılıyor? Hangi sınıflarda yarıştılar?

Bugüne kadar Çeşme, İzmir, İstanbul ve Bodrum’da IRC I, IRC II ve IRC III sınıflarında yarıştık. Geçmiş yıllarda denizde antrenman için daha çok vakit bulabiliyorduk, fakat yaşlar ilerledikçe iş hayatının gereksinimleri arttı; dolayısıyla artık daha az antrenman yapabiliyoruz. Fakat tüm ekip üyelerinin fiziki kondisyonu, deniz dışında yaptıkları salon antrenmanı nedeniyle arttı, bunu da dile getirmem lazım. Birçok ekip üyesi centerboard, yani tek kişilik teknelerde yelken öğrendiği ve 30 yıldan fazladır yelken yaptığı için artık tecrübemize güveniyoruz diyeyim.

Yediçeriler Yelken takımı ne zaman ve nasıl doğdu? İsminin bir hikâyesi var mı? Tekne ve diğer maliyetler nasıl karşılanıyor?

2004’te Selin teknesiyle yarışmaya başladık. Sonra 2006’da Osman Sezener’in (ACI'00) bulduğu daha yarışçı bir tekne olan MAT 10’u almaya karar verdik. İlk başlarda yedi ortak başladığımız için teknenin adı Yediçeriler. Bugün 17 kişilik bir takımız ve oldukça maliyetli olan bu sporun finansal yükünü birlikte sırtlıyoruz. İş hayatı gibi şartların sürekli değiştiği, disiplinin, hızlı karar almanın ve risk yönetiminin ön plana çıktığı denizde yine iş hayatı gibi kazandıran faktör, ekip oldu bizim için. Yediçeriler ekibi olarak 30 yıldır arkadaşlığı, 20 yıldır aynı tekneyi paylaşıyoruz.

Takımın üyeleri bugüne kadar kimlerden oluştu? Bir ACI mezunları yelken takımı diyebilir miyiz?

Rahatlıkla bir ACI mezunları yelken takımı diyebiliriz. Ali Bedirhanoğlu '00, Cihan Akköstepen '00, Feyyaz Ünal '00, İsmet Hıdır '02, Kerem Kızıldeniz '03, Koray Öz '00, Mert Zabıtçı '02, Osman Sezener ’00, Selin Başer ’98, Uğur Alam '00, Tunç Kip '00 ve Yiğit Sal '00 ekibin ACI'lı üyeleri. Alp Taner, Emre Göktuğ, Onur Tunç, Varol Hıdır ve Yiğit Göğüş ile birlikte 17 kişilik harika bir takımız. ACI mezunları olarak çok yönlü yetişmiş olmamızın bir sonucudur yoğun iş ve gündelik hayatımızın yanı sıra 20 yıldır birbirimize saygı duyarak, güvenerek ve keyif alarak yelken sporunu sürdürmemiz. Yine okulda edindiğimiz sorgulama yetisiyle yarış öncesinde stratejiyi, yarış sırasında da taktik değişikliklerini istişare edebilen az sayıdaki ekipten biriyizdir.

“Doğayla mücadele, küçük teknelerde yarışıldığında yalnız kalmak ve küçük yaşlarda bunları yapmak zorunda kalmak insanın karakterine olumlu bir etki yapıyor. Bunun yanı sıra yöneticilik becerisini de geliştirdiğini düşünüyorum ve iş hayatında bunu birebir yaşıyorum. Yarışın startını, sonrasında gidilecek şamandıraya nasıl varabileceğinizi planlıyorsunuz; dolayısıyla hedefinizi belirlediniz ve oraya ulaşmak için bir stratejiniz var. Yarış başladıktan sonra rakiplerinizin hareketleri ve rüzgârdaki değişiklikler, stratejinizi etkiliyor ve değişen duruma adapte olmak zorundasınız, bu yönleriyle de iş hayatına çok benziyor.” 

Katıldığınız önemli yarışlar ve başarılar var mı? Takım olarak sizi en çok mutlu eden yarış veya anınız hangisidir?

2006’de Güney Deniz Saha Komutanlığı Kupasını, 2007’da Ege Açıkdeniz Yat Kulübü Yıl Trofesini, 2012’de 41. Deniz Kuvvetleri Kupasını, 2018’de Arkas Eagean Link Regatta’yı, 2020 İzmir Kış Trofesini, 2022 Rodos Cup’ı ve 2023 Ege Açıkdeniz Yat Kulübü Yıl Trofesini kazandık. Katıldığımız tüm yarışların arasında en heyecanlısı İstanbul-Çeşme arasında yapılan ve 42 saat 40 dakika süren 41. Deniz Kuvvetleri Kupası. Bu yarışı sadece dört saniye farkla kazandık ve yelken bir kere daha saniyelerin önemli olduğu en yavaş spor olduğunu kanıtladı bize.

Mezunlardan oluşan bir yelken takımı olmanın avantajları var mı? Okuldaşlarınızla denizde olmak nasıl bir duygu yaşatıyor?

Birlikte yarışmaya başladığımızda hepimiz çok gençtik. Hatta yıllar içerisinde anlaşamazsınız diyenler oldu. Aramızdan evlenenler, çocuğu olanlar oldu; hayatlar değişti ama sahip olduğumuz arkadaşlık bağı hep kuvvetlendi. Goethe’nin dediği gibi “Kardeşlerimi Allah yarattı, fakat dostlarımı ben buldum.” Deniz sevdalısı dostlardan oluşan ekibimizde, genova trimcisinden ana yelkencisine, dümencisinden baş adamına kadar hepimiz bir takımın bir parçasıyız. Ve var olmak için birlikte rekabet ediyoruz; olmadığımızdan uzaklaşmak, kendimize dönmek için.

Yediçeriler Yelken Takımı önümüzdeki yıllarda nasıl devam edecek, planlarınız var mı?

Yaşlar ilerledikçe teknemize sığmamaya başladık. Hedefimiz yeni bir tekne alıp özellikle yurt dışı yarışlara katılmak. Bugüne kadar, Rodos Cup’lar hariç, hep Türkiye’de yarıştık. Önümüzdeki dönemde bazı büyük uluslararası yelken yarışlarına katılmak, farklı denizleri de keşfetmek istiyoruz.

İLGİLİ KONULAR
BU HABERLER İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
28.11.2022

“Türümün son örneklerindenim”

Üniversite sınavında bütün tercihlerini tıp eğitimi üzerine yapan, yıllarca eğitimden geçtikten sonra profesör unvanı alan Egemen Eroğlu (TAC’90), gerek ekonomik sorunlar ve mesleğin itibarsızlaştırılması, gerekse uzun mesai saatleri nedeniyle çocuk cerrahisi bölümlerinin tercih edilmediğinin altını çizerek, kendisinin türünün son örnekleri arasında bulunduğu söylüyor.

Yorum ve görüşleriniz çok değerli.

CO dijital logo
Bu site kullanıcı deneyiminizi iyileştirmek için KVKK ve GDPR çerçevesinde Çerez (Cookie) kullanmaktadır.
Bu konuda detaylı bilgi almak için Güvenlik, Gizlilik ve KVKK Metinleri sayfalarını inceleyebilirsiniz.
Sitemizi kullanarak, Çerezleri kabul ettiğinizi beyan edersiniz.