Bazı öğretmenler vardır, bilgisiyle öğrencilerin aklını zenginleştirir. Bazı öğretmenler vardır öğrencilerinin kalplerinde yer eder. Lalegül Ergun (UAA’74) bunların her ikisini de hakkıyla başaran öğretmenlerden biriydi.
Üsküdar Amerikan Lisesinin mezun öğretmenlerinden biriydi Lalegül Ergun. Biyoloji öğretmeniydi. Biyolojiyi sevdirerek birçok öğrencisinin bilim insanı olmasında ve onların Türkiye’de ve dünyada insanlık için çalışmasında etkisi oldu. Ama sadece bu kadar değil sevgisiyle onların kalplerinde de unutulmaz bir yer edindi. Emekli olmasından sonra bile öğrencileri onu vefatına kadar hiç yalnız bırakmadılar. Onu en güzel, “güler yüzü ve gözlerindeki ışıltı ile gelmiş en kıvrak zekâlı bilim kadınlarından birisidir” cümlesi anlatıyor. Lalegül Hoca, Üsküdar Amerikan Kız Lisesinden 1997 yılında mezun olduktan sonra eğitimine ABD’de Heidelberg College’de devam etti. Ardından Kent State University’de Çevre Bilimleri Bölümünde okudu. Türkiye’ye döndüğünde Üsküdar Amerikan Kız Lisesine Biyoloji öğretmeni olarak çalışmaya başladı. Birçok öğrencisine biyolojiyi sevdirmekle ve bilim insanı olmalarını sağlamakla kalmadı, kalplerini de kazandı. UAA’dan ayrıldıktan sonra uzun yıllar eğitimci olarak çalıştığı Doğal Hayatı Koruma Derneği ve Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi Eğitim bölümlerinde görev yaptı. Öğrencileri onu hiç yalnız bırakmadı. Öğrencilerinin gözünden Lalegül Hocamızı dinliyor, kendisini saygıyla anıyoruz.
Yağmur ormanları neden çok renklidir?
Prof. Dr. Ece Karatan (UAA’88)
“Lalegül Hanım bir dersin sonunda bize bu soruyu sordu ve sorunun cevabını bulmak için bize bir hafta verdi. Bir hafta boyunca sınıf arkadaşlarımla bu soruyu konuştuk. Bizim için yeni bir deneyimdi bu çünkü Lalegül Hanım bizden bilgi üretmemizi istiyordu. Bu yaklaşımla bize düşünmeyi ve sorgulamayı öğretti. Lalegül Hanım öğrencilerine sevgiyle yaklaşan, onların kapasitelerini sınırsız gören, konusuna duyduğu heyecanı bizlerle de paylaşan, en karmaşık ve zor kavramları anlatmakta inanılmaz bir yeteneğe sahip olan muhteşem bir öğretmendi. Ben "gen" ve "kromozom" terimlerini ilk defa Lalegül Hanım'ın dersinde öğrendim. O gün Lalegül Hanım'ın anlatısıyla canlanan, genlerden ve kromozomlardan oluşan büyüleyici bir dünyaya girdim ve moleküler biyoloji ve genetik konusunda çalışan bir akademisyen olarak hâlâ o dünyanın içindeyim. Ve hâlâ Lalegül Hanım'ın dersinde duyduğum heyecanı hissediyorum. Çok sevdiğim mesleğimi Lalegül Hanım'a borçluyum ve ona minnettarım.”
İyi ki onu tanıdık, iyi ki onun öğrencileri olduk
Eda Şebnem Uran (UAA'88)
“Lalegül Hanım benim en sevdiğim, unutamadığım hocalarımdandır. Biz öğrencilerini, çocukları gibi çok severdi. Bizlere ikinci bir anne gibi davranırdı, çok sevgi doluydu. Derslerine çalışırken çocuk doktoru olan anneme anlatırdım. Yıllar sonra bile derslerinde öğrendiğimiz bilgileri hatırlıyoruz... Derslerini iple çekerdim. Çok güzel, çok etkileyici anlatırdı. Ekoloji kulübündeydim. Hayatımın günlük ilk gezisine Ekoloji kulübüyle birlikte Sapanca'ya gittik. Çok güzel, çok öğretici bir zamandı. Ayrıca, UAKL kampüste kuş yuvalarını inceledik. Hiç unutamayacağım anılardı... Yıllar sonra kızımla ve en yakın dostum Gözen'le ve Lalegül Hanım'la birlikte yemeğe çıktık. Araya sanki yıllar girmemiş gibiydi... Lalegül Hanım beni hemen hatırladı, kızımla da tanıştırdım, hiç unutamayacağım bir anıydı. Lalegül Hanım bilgi yönünden çok donanımlı, sevgi dolu, sabırlı, bizlere her zaman çok değer veren ve hayatta dimdik durmayı öğreten çok değerli bir öğretmenimizdir. Lalegül Hanım'ı çok seviyoruz, iyi ki onu tanıdık, iyi ki onun öğrencileri olduk... Lalegül Hanım hep yüreklerimizde yaşayacak...”
“Belki ilk biyoloji dersimizde gördük. “Today we will talk about jeans” dediğini sanmıştık, oysa “genes” demiş muzipçe bizi şaşırtarak. Lise 1’de zorlu biyoloji dersini ne çok severdik, etütlerde biyoloji kitabını yutarcasına okuduğumuzu hatırlıyorum. Bonus puanlar eklediği sınavları, büyülü bir dünya gibi görünen serada yetiştirdiği bitkileri, mikroskopta gösterdiği canlıları.”
Çocuksu merak kavramının vücut bulmuş haliydi
Prof. Dr. Gülşen Akman Demir ve Dilek Özden (UAA’83)
“Lalegül Hanım ilk kez ne zaman dersimize girdi hatırlamıyoruz. Belki ilk biyoloji dersimizde gördük. “Today we will talk about jeans” dediğini sanmıştık, oysa “genes” demiş muzipçe bizi şaşırtarak. Lise 1’de zorlu biyoloji dersini ne çok severdik, etütlerde biyoloji kitabını yutarcasına okuduğumuzu hatırlıyorum. Bonus puanlar eklediği sınavları, büyülü bir dünya gibi görünen serada yetiştirdiği bitkileri, mikroskopta gösterdiği canlıları. Sonra Sosyal Yardım Kolu’na katılışımız ve hafta sonları Anadoluhisarı’nda ziyarete gittiğimiz yetimhaneler. Bir kez de Küçükyalı’da bir yetimhaneye gitmiştik sanırım. İçimizde eş zamanlı yeşeren doğa ve insan sevgisi.
Lalegül Hanım çocuksu merak kavramının vücut bulmuş haliydi sanırım. Bizim her tür sorumuza neşeyle karşılık veren, cevapları aramayı teşvik eden, hiç ama hiç merakımızı bastırmaya yeltenmeyen… Bir de biyoloji hocası olmasından dolayı olsa gerek, bir yerimiz yaralandığında revirden önce ilk ona koşardık.
Sonra ayrıldı okuldan ama gönül bağımız epeyce devam etti. Kâh başka okullarda kâh Nezahat Gökyiğit Botanik parkında, ya çocuklara, gençlere ya da doğaya dokundu hep. Kendisinden ödünç alıp, taşınmalar sırasında nereye koyduğumu hatırlamadığım için veremediğim “Secret Life of Plants” kitabında her sayfada yeni bir bilgi, yeni bir bakış açısı vardı.
İkimizin de tıbbı seçmesinde onun rolü büyüktür. Birimiz nörolojiyi birimiz psikiyatriyi seçince insanın karmaşıklığı, tutkuları, yaşanmışlıkları ve yaşanmamışlıkları üzerine daha fazla düşünme zamanımız oldu. Son dönemlerinde yanında olamadık pek. İnsana dair olsa da bazı hastalıklar ve kayıplar, çocukken rol modelimiz olan güzel insanla sık sık bir araya gelmemize engel oldu ne yazık ki.
İyi ki Gülşen gel gidelim ziyaret edelim dedi… 2023 ilkbaharında kaldığı huzurevine gittik birlikte. Nasıl neşeliydi, kâh Türkçe kâh İngilizce, belki de kendini zorlayarak ne çok çağrışımı oldu. Okuldan, gençliklerimizden bahsettik her birimiz kendi dağarcığıyla, kendi sözcükleriyle. Çok naif ve muzır bir o kadar da cin gibi bakıyordu etrafına. Sözcüklerle tarif edilemeyecek ancak duygulara yansıyan bir ortaklık yaşadık kısa süre için de olsa. Son kezmiş…
Rahat uyu güzel insan. Bizim içimizde yaktığın merak meşalesini bayrak yarışı gibi taşımaya devam edeceğiz, kendi çocuklarımıza, öğrencilerimize, etrafımızda ışık tutabileceğimiz herkese. İyi ki seni tanımışız ve öğrencilerin olarak içimize nakşettiğin bilim aşkını, insan ve doğa sevgisini kazanmışız.”
“Rahat uyu güzel insan. Bizim içimizde yaktığın merak meşalesini bayrak yarışı gibi taşımaya devam edeceğiz, kendi çocuklarımıza, öğrencilerimize, etrafımızda ışık tutabileceğimiz herkese. İyi ki seni tanımışız ve öğrencilerin olarak içimize nakşettiğin bilim aşkını, insan ve doğa sevgisini kazanmışız.”
Çağının ötesinde cesur bir insandı. Şansımızdı.
Hale Meriç Karabekir (UAA’86)
“Lalegül Hanım yaşamımda derin etkisi olan ve kimliğimi şekillendiren az sayıdaki insandan biri oldu. Ona her zaman minnettar olacağım. Ortaokul ve lisedeyken, bizi hafta sonlarında arboretuma götürdü; ağaçlar bir nesne olmaktan çıkıp, arkadaşımız oldu. Uludağ’a, Sapanca’ya doğa gezileri düzenledi, bizi sınırlarımızın dışına çıkarıp, merakımızı besledi. Çapa Tıp Fakültesi laboratuvarına, Orman Fakültesine götürdü, farklı uzmanları dinledik, ufkumuz genişledi. Uygulamalı ödevler verdi, yemekhanede gıda israfını önlemek için proje yaptık, Ümraniye çöplüğe gidip geri dönüşümsüz atık üretmenin sorunlarını doğrudan gördük. Saatlerce mikroskoba bakıp, bir su piresinin resmini çizdiğimi hatırlıyorum; odaklanmayı, gözlemlemeyi, keşfetmeyi öğretti. Önerisiyle Carl Sagan’ın kitaplarını okuduğumu hatırlıyorum; bilincim uzaya açıldı. Söke köy okullarına gidip, öğrencilere kuşlarla ilgili etkinlikler yaptık; bize paylaşmayı öğretti. Bilgisini, deneyimini, kaynaklarını her zaman cömertçe paylaştı. Neşesiyle yaşam sevincimizi ve umudumuzu çoğalttı. Lalegül Hanım sıra dışı bir insandı; bulunduğu yerde değişim yaratan, çağının ötesinde cesur bir insandı. Şansımızdı. Onu çok özlüyorum.”
Umarım onun bayrağını taşımak bize nasip olur
Esra Çıtak Güvenen (UAA’86)
"Lalegül Hocam bir telaş içinde Escher kitabını arıyordu. Bulamadık. Sağolsun Gözen harika bir Escher kitabı aldı ve doğum günü hediyesi olarak Hocama verdi. Yıl 2022'ydi. Lalegül Hocamın mutluluğu inanılmazdı. Hocam dedim; 2022'yi biz Escher yılı ilan edelim mi? Pek sevindi. Lalegül Hocamı tanımak ve sevmek için önce Escher'i tanıyıp seveceksiniz. Bu bir! Sonra onun hangi seviye bir öğretmen olduğunu kavramak için Capra'nın Yaşamın Örgüsü kitabını ve Maturana'nın Bilgi Ağacı kitabını başucu kitabı yapacaksınız. Bu iki! Belki de en büyük tesellilerimden biri kitaplarını Üsküdar Amerikan Lisesi ve Nezahat Gökyiğit Botanik bahçesine bağışlamasında ona destek olmuş olmamdır. Arada durup Hayrettin Karaca'nın vefatından duyduğu üzüntüyü dile getirirdi. Hemen ardından sorardı; Kitapları ne oldu? Sahip çıkın onlara derdi. Bu konuda bazı teşebbüslerim oldu ama maalesef henüz bir sonuç elde edemedim.
40 yaşlarımın sonuna doğru Türkiye'nin eğitim meselesi ben de dert olmaya başladı. Eğitim Ekonomisi ve Planlaması bölümünde yüksek lisans yaptım. Tez aşamasında bazı farkındalıklarım oldu. Öncelikle tez hocası çok zor buldum. Tez yazan arkadaşlarım da belki benzer durumlarla karşılaşmışlardır. Referanslardan oluşan tezleri bir türlü anlayamıyordum. Ben sadece kitap okuyabiliyordum. Tez Hocamın 'Sen dünyayı mı değiştirmek istiyorsun, bu böyle olmaz' yılgınlıkları içerisinde süremin sonuna gelmiştim. Artık sadece iki ayım kalmıştı. Her şeye baştan başlamaya karar verdim. Bu sefer bildiğimi yapacaktım. Dört dosya kağıdını yapıştırdım. Anlatmak istediklerimi baştan sona bir akış diyagramı içerisinde başlıklandırdım. Sonra okuduğum kitaplardan bir kart kataloğu hazırladım. Ve sonra da tezimi yazdım. Ve inanır mısınız, oldu! Meğer ben akademik araştırma yapmayı lisede öğrenmişim.
Lalegül Hocam haftada 1 ders saati olan sağlık dersine giriyordu. Hepimize bir dönem ödevi vermişti. Benim konum deterjanların sağlığa zararı idi. O vakit Ziverbey, Bağdat Caddesi ve Sahilyolu olmak üzere üç farklı sosyoekonomik bölgede anket çalışması yapmış ve sonra da farkındalık düzeylerini karşılaştırmıştım. 50 yaşına kadar bu derece ileri bir eğitim aldığımın farkında değildim. Ne zaman uyanma oldu, bu sefer sorumluluk sancıları başladı. Lalegül Hocamın eğitim sistemine ekosistemsel bakışı bize miras kalmıştı. Ne kadar uğraşmış ne kadar yalnız kalmış diye düşünüyorum şimdi. Umarım Hocamın açtığı yolda ilerlemek, onun bayrağını taşımak bize nasip olur.
Lalegül Hocam; son yıllarında seninle daha fazla beraber olmak, hayallerini ve heyecanlarını paylaşmak benim için büyük bir şanstı. Ruhun şad olsun.
“Hocam dedim; 2022'yi biz Escher yılı ilan edelim mi? Pek sevindi. Lalegül Hocamı tanımak ve sevmek için önce Escher'i tanıyıp seveceksiniz. Bu bir! Sonra onun hangi seviye bir öğretmen olduğunu kavramak için Capra'nın Yaşamın Örgüsü kitabını ve Maturana'nın Bilgi Ağacı kitabını başucu kitabı yapacaksınız. Bu iki!”
Katkıları ve fotoğraflar için UAA'83, '86 ve '88 sınıfı mezunlarına ve Hilal Bektaş'a (UAA'79) teşekkür ederiz.