“To do” hâlinden “to be” hâline geçilmeli!
Sinema Çadırları: Mavi Kuşlar Antakya’da

“Ben bugün bir canı daha yaşattım” diyebilmek

24.05.2023

Yaşanan 6 Şubat depreminde ABD’de olan Travma ve Acil Tıp Hekimi Müge Sakıcı Cox (ACI’83), ekip arkadaşlarıyla hemen Hatay’a gelerek Antakya’da sahra hastanesinin kurulmasında görev aldı ve depremzedelere acil tıp hizmeti sağlayanlar arasındaydı. İngiltere’de yaşayan ve emekli olunca İzmir’e dönerek gönüllü çalışmalara devam eden Müge Sakıcı Cox ile depremin ardından acil müdahale eğitimi vermek için gittiği Nepal’den dönüşünde Bahar Vardarlı konuştu.

Yazı:
Bahar Vardarlı (ACI’68)

Mezunlarımız arasında alanlarında başarılı olanları elimizden geldiğince, yerimiz yettiğince, yıllardır tanıtmaya çalışıyoruz. Bu özel sayımızda da Müge Sakıcı Cox’dan bahsetmek istiyoruz. Müge çok farklı bir alanda gönüllü çalışan; kocaman yüreğine tüm insancıl değerleri sığdırmış örnek bir mezunumuz. Müge’yi son yaşadığımız deprem dolayısıyla daha yakından tanıdık ve yaptığı işlerin önemini saygıyla kavradık. Ne mutlu Müge’ye ki afetlerde yaşama tutunmaya çalışan insanlara yardım elini uzatmayı görev edinmiş…

Travma ve Acil Tıp Hekimi olarak İngiltere’de uzun yıllar çalışmış, 1999 Düzce depremi dahil dünyanın birçok yerinde afetlerde acil tıp doktoru olarak yardıma koşmuş Müge Satıcı Cox’un renkli bir geçmişi ve müthiş bir enerjisi var. ACI’ın ardından Boğaziçi Üniversitesinde Matematik Mühendisliği Bölümünden mezun oluyor. Ardından ABD’de Purdue Üniversitesinde ekonomi okuyor. Sonra İngiltere’ye yerleşiyor. Kızının doğumunun ardından “evde oturamam” deyip tıp eğitimi almaya karar veriyor. Travma ve Acil Tıp Hekimi oluyor ve 30 yıla yakın arama kurtarma ekiplerinde görev yapıyor. Emekliliğinin ardından İzmir’e dönerek hâlen Kuzey Ege Arama Kurtarma Derneğinde gönüllü olarak çalışmalarını sürdürüyor ve uzman eğitmen olarak çalışıyor. Müge Sakıcı Cox, aynı zamanda izci lideri ve Uluslararası Gilwell İzci Gönüllüleri üyesi.

Deprem olur olmaz ABD’deki bir dizi etkinlikten acilen dönerek Antakya Devlet Hastanesinin bahçesinde sahra hastanesinin kuruluşunda yer aldı ve orada gönüllü uzman hekim olarak çalıştı. Yakın zamanda, doktorlara ve hemşirelere Everest Dağı'nda yüksek irtifa afet ve tahliye eğitimi vermek için Nepal’e gitti.

Müge ile röportaj yapmaya karar verdiğimde kendisinden randevu istedim, ama o Nepal’e gideceğini ve dönünce buluşabileceğimizi söyledi. Ben şaşkınlıkla deprem bölgesinden yeni döndüğünü ve ardından Nepal’e nasıl gideceğini düşünürken; onun böylelikle enerjisini güçlendirdiğinin daha farkına varmamıştım; onu hiç tanımıyordum.

Müge her an kendisini çalışarak tazeleyen bir aktivist, dur durak bilmeyen bir kişilik!

Everest’in tepesine oksijene gerek duymadan tırmanmasını da bu kadar hareketli olmasına bağlıyor. “Hanımların yaşı söylenmez” dense de 31 yaşında bir kızı olduğunu belirteyim parantez içinde.

Müge ile yaptığımız eğitici, öğretici, insanı harekete geçirici, eylemsizlikten utandırıcı sohbeti sizlere aynen aktarıyorum…

Sevgili Müge ilk önce eğitim hayatınla başlayalım mı söze?

İzmir Amerikan Kolejinden sonra Boğaziçi Üniversitesi Matematik Mühendisliği Bölümünden mezun oldum. Onu da Purdue’da ekonomi takip etti...

Ben seni doktor sanıyordum oysa?

Doktorluğum kızım doğduktan sonra edindiğim bir branş. Kızıma bakmam için verilen süreyi evde sıkılmakla geçireceğime, travma doktorluğuna yöneldim. Ben “artık eğitimimi tamamladım, paramı da kazanıyorum” deyip köşeme çekilemezdim. Öğrenmeye “devam” dedim kendi kendime ve hâlâ da devam etmekteyim. Arama kurtarma ekibi olarak çalışmalarımızda ne kadar çok şey öğrendiğimizi anlatamam. Örneğin daha yeni Nepal’e gittiğimizde 90 yaşında yaşlı bir kadından keçinin sütünün meme bezlerinden akmadığı durumda çimdikleyerek nasıl motive edip süt akımı sağlayabildiğini öğrendim. 

Senin bin bir yönün olduğunu duydum, birkaçından bahseder misin? İnsanlığa Yardım, Arama Kurtarma Gönüllüsü müsün? Gönüllü Uzman Hekim misin? Travma ve Acil Uzmanı mısın yoksa izci misin?

Tam tanımlamamı istersen, Kuzey Ege Arama Kurtarma Derneği Yönetim Kurulu Üyesiyim. Aynı zamanda arama kurtarma konusunda Uzman Eğitmenim. Team Training Trainer (TTT) olarak adlandırılıyoruz.

Böyle bir görevi misyon edinen sen ve senin gibi gönüllüler nasıl bir düşünceyle birleştiniz, neden sizler ilk önce afet bölgelerine koşanlarsınız? “Bu görevler kamunun paralı örgütlerinindir, onlar ilgilensinler” demiyorsunuz…

Böyle bir şey diyemediğimiz için dünyanın neresinde olursa olsun ilk önce yardım elini uzatanlar olmaya çalışıyoruz. Biz gönüllülerin çabasının insani yönü olduğunu; ayırımcılıktan uzak, eşitlikçi, dostluk, anlayış ve sevgiye yönelik olduğunu belirtmem gerek.

“Biz başı dertte olan insan için varız” diyorsunuz yani…

Depremler, seller, toprak kaymaları, yangınlar gibi afetlerden, savaşlardan, hastalıklardan kurtulamadığımız bu dünyada, travmalar yaşamlarımızdan eksik olmuyor. Arama kurtarma gönüllüleri işte böyle durumlarda afetzedelerin yaşama tutunması için uzatılan eller. Bir can kurtarmak için afet bölgelerine kendi yaşamları pahasına koşanlar. “Ben bugün bir canı daha yaşattım” diyebilenler…

ACI meslekler gününde yaptığın konuşmayı videoda dinledim, bu konuşman beni afetlerdeki yaşam mücadelesi hakkında bilgilendirdiği gibi düşündürdü ve bunca yıllık eylemsizliğimi yüzüme vurdu, insanlığımdan utandırdı… Şöyle diyordun, “Gözümüz, kulağımız, kalbimiz daima açık olmalı”, bu kısacık cümlen aslında bize ne çok şey söylüyor. Hele de yaşanan bu büyük depremin ardından insan, “insanım diyorsa” eğer, nasıl yaşanan felaketlerin önlenmesine katkıda bulunmadan, yerinde kalarak seyirci olabilir” diye sordurdun bana…

Deprem tehlikesi ülkemizin üzerinde bulunduğu topraklar açısından her an büyük bir tehdit. Biz depremin olacağını biliyor, depremlerin neden olduğu can kayıplarına tanık oluyor veya sağ kalanların travmalarını görüyor, gene de aldırmadan, hiçbir önlem almadan yaşıyorsak, sonuçlar her seferinde daha kötü oluyor ve olacak. Onun için halkın bilinçlenmesi çok önemli. Bizler halkın bilinçlenmesi konusunda her türlü yardıma hazırız. Örneğin bir arkadaş grubu, bir apartmanın komşuları, bir mahalle veya okullar olarak bizlere başvurup eğitim alabilirsiniz. Her zaman sizlere yardıma hazırız. Mugesakici@icloud.com e-posta adresimden bana ulaşabilirsiniz...

Böyle bir olanağımızın olduğunu bana ve okurlara duyurduğun için teşekkürler, dediğin gibi biz İzmirlilerin, İstanbulluların her an tetikte olması gerek ve deprem anında ne yapacağımızı, nasıl yapacağımızı bilmemiz çok önemli.

Sadece deprem anı değil; sakatlara, engellilere, hastalara acil durumlarda ambulans gelinceye kadar yanındakilerin yapacağı acil yardımlar hakkında da bilgili ve bilinçli olmaları önemli, o konuda da eğitimler vermekteyiz.

Bana gönüllü olmak ne demek, nasıl gönüllü olunur, tanımlar mısın?

Gönüllü olmak çok kolay. Kuzey Ege Arama Kurtarma Derneğine gönüllü üye olabilirsiniz, KEAK YİG yetişkin izci grubuna katılabilirsiniz, İngilizce izci grubumuza katılabilirsiniz, AFAD gönüllülerine, Kızılay gönüllülerine katılabilirsiniz. Gönüllü demek hiçbir çıkar ve/veya maaş beklemeden insaniyete faydası olan etkinliklere katılabilmektir, yardım ve hizmet önerebilmektir. 

Müge önce seni tanıma şansını elde ettiğim için, sonra senin verdiğin bilgileri, ben de mezunlarımıza iletebildiğim için çok mutlu oldum. Dilerim her yaşta gönüllü olabileceğimizi düşünür, senin seçtiğin insanlık yoluna bizler de katılırız. Ne mutlu sana Müge, okulumuzdan edindiğin değerleri toplumlara yansıttığın için. Teşekkürler...

CONNECT DEPREM ÖZEL BÖLÜM

  • 24.05.2023

    Deprem bölgesinde sağlık hizmetleri


    Deprem bölgesinde yaşananları Halk Sağlığı Uzmanı olarak değerlendiren Gül Yurtsever Ergör (ACI’81), bu tür afetlerde meslektaşlarının bilgi birikimlerinin çok değerli olduğunu, siyasi otoritenin bu birikimi uygulamaları için gerekli kanalları açması gerektiğini belirtiyor.

    Devamını Oku
  • 24.05.2023

    Vicdan sahibi herkes etrafına bir şekilde dokunur


    6 Şubat depremlerini ilk duyduğunda felaketin boyutunu tam olarak kavrayamadığını belirten Dobrinka Cidrof, deprem bölgesine yönelik çalışmalarına 7 Şubat’tan itibaren başladığını söylüyor.

    Devamını Oku
  • 23.05.2023

    Başkalarının acısını duyabiliyorsan, insansın…


    Deprem bölgelerinde şahit olduğumuz devasa yıkımla fark ettik ki yıkılan sadece binalar olmadı. Maalesef sevdiklerimiz, ailelerimiz, gençliğimiz, mutluluğumuz, aşkımız, işimiz, şehirlerimiz, abimiz, kardeşimizle birlikte yıkıntı altında kaldık.

    Devamını Oku
  • 23.05.2023

    Depremde acı kaybımız: Op. Dr. Ayşe İdil Çakmak


    TAC 2000 Mezunu Göz Hastalıkları Uzmanı Opr. Dr. Ayşe İdil Çakmak’ı 6 Şubat depreminde kaybettik.

    Devamını Oku
  • 27.05.2023

    Sürdürülebilirlik ve deprem


    6 Şubat depremlerinde “sürdürülebilirlik-deprem” ilişkisini irdeleyen Elif Özkul Gökmen (TAC’91), bu iki konunun uygulanan politikalardan bağımsız ele alınamayacağını, doğal ve iklim değişikliği sebebiyle oluşan afetlerin toplum içindeki eşitsizlikleri daha da derinleştirdiğini vurguluyor.

    Devamını Oku
  • 27.05.2023

    Çocuklar bir an evvel okula dönmeli


    SEV Araştırma ve Etki Departmanı, 6 Şubat depremlerinin ardından farklı ülkelerdeki afetler sonrası yapılan araştırmalar ve uygulamalar ışığında çocukların yaşayabilecekleri sorunların çözümü için neler yapılabileceğini araştırdı. Hazırlanan bu rapora ilişkin SEV Araştırma ve Etki Departmanı Müdürü Dr. Emel Uysal ile konuştuk.

    Devamını Oku
  • 23.05.2023

    Dayanışmaya devam…


    Ülkemizde büyük bir deprem yıkımına daha tanık olduk. Kayıplarımızın acısını derinden yaşadık. Yıkımın yaşanmasının hemen ardından mezunlarımızla sınıflar bazında bir araya gelerek maddi ve ayni yardım için harekete geçtik.

    Devamını Oku
  • 27.05.2023

    Deprem ve mühendislik ahlâkı


    ODTÜ’de uzun yıllar Mühendislik Ahlâkı dersleri veren Ülkün Tansel (TAO’57 / TAC’60), yapı üretimine bambaşka bir açıdan yaklaşıyor. Ona göre bu bir milli mesele, bunun çözümü için okullardaki her yaştan çocuğa rüşvetin ve yasa tanımazlığın utanılacak bir şey olduğunu kavratmak gerekiyor.

    Devamını Oku
  • 23.05.2023

    Depremde acı kaybımız: Op. Dr. M. Levent Tosyalı


    Depremde meydana gelen yıkımda hayatını kaybeden mezunumuz Levent Tosyalı ve annesine Allah’tan rahmet, ailesine ve tüm TAC’82 sınıfına başsağlığı diliyoruz.

    Devamını Oku
  • 27.05.2023

    Depreme dayanıklılık sistemin çözmesi gereken bir olgu


    Virginia Tech’te araştırmalarına devam eden ve Missouri Üniversitesinde öğretim görevlisi olan Güney Olgun’a (TAC’89) göre, her ülkede deprem sonrasında gördüklerimiz, o ülkenin sosyo-kültürel yapısının bir yansıması...

    Devamını Oku
  • 24.05.2023

    Sinema Çadırları: Mavi Kuşlar Antakya’da


    Kültür ve sanat, yaşanan acıların ortadan kalkmasını sağlayamaz belki ama kısa süreliğine de olsa olaydan uzaklaşıp zihnen başka diyarlara yolculuk edilmesine vesile olabilir. Özellikle de çocuklar için.

    Devamını Oku
  • 24.05.2023

    “Ben bugün bir canı daha yaşattım” diyebilmek


    Yaşanan 6 Şubat depreminde ABD’de olan Travma ve Acil Tıp Hekimi Müge Sakıcı Cox (ACI’83), ekip arkadaşlarıyla hemen Hatay’a gelerek Antakya’da sahra hastanesinin kurulmasında görev aldı ve depremzedelere acil tıp hizmeti sağlayanlar arasındaydı.

    Devamını Oku
  • 23.05.2023

    Yaraları sarmak uzun zaman alacak


    6 Şubat sabahı Kahramanmaraş merkezli depreme uyandığımızda yıkımın bu kadar büyük olduğunu hayal bile edemiyorduk.

    Devamını Oku
  • 27.05.2023

    Değişmeyen tek ihtiyaç vereceğimiz destektir!


    Derya Toros (ACI’09), arkadaşlarıyla kurdukları Birleşmiş Eller Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği ile depremzedelere tırlarla yardım ulaştırdı.

    Devamını Oku
İLGİLİ BAŞLIKLAR
BU HABERLER İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
27.05.2023

Deprem ve mühendislik ahlâkı

ODTÜ’de uzun yıllar Mühendislik Ahlâkı dersleri veren Ülkün Tansel (TAO’57 / TAC’60), yapı üretimine bambaşka bir açıdan yaklaşıyor. Ona göre bu bir milli mesele, bunun çözümü için okullardaki her yaştan çocuğa rüşvetin ve yasa tanımazlığın utanılacak bir şey olduğunu kavratmak gerekiyor.
27.05.2023

Yeniden inşa katılımcı bir anlayışla yapılmalı

Kolombiya, Meksika, İtalya, Brezilya ve Türkiye'de yer alan farklı belediyelerle birlikte daha sağlıklı, güvenli ve yaşanılabilir şehirlerin nasıl yaratılabileceğine dair projeler geliştiren Kentsel Tasarımcı Hayrettin Günç (UAA’07), deprem bölgesindeki yeniden inşa sürecinin tüm tarafların görüşlerini alarak yapılması gerektiğini ve kısa vadeli, yara bandı diye adlandırılan çözümlerle derin sorunların ortadan kalkmayacağını belirtiyor.

Yorum ve görüşleriniz çok değerli.

CO dijital logo
Bu site kullanıcı deneyiminizi iyileştirmek için KVKK ve GDPR çerçevesinde Çerez (Cookie) kullanmaktadır.
Bu konuda detaylı bilgi almak için Güvenlik, Gizlilik ve KVKK Metinleri sayfalarını inceleyebilirsiniz.
Sitemizi kullanarak, Çerezleri kabul ettiğinizi beyan edersiniz.